Heva, Arapça kökenli bir terim olup, çeşitli kültürel ve manevi anlamlar taşımaktadır. Genellikle "isyan" veya "başkaldırı" anlamında kullanılır. İslam literatüründe ise insanın içsel arzularının ve yanılgıların peşinden gitmesi anlamına gelir. Bu ifade, insanların nefsani istekleri ile ahlaki değerleri arasındaki çatışmayı vurgular.
İslam dininde, heva terimi, kişinin nefsine karşı gelmesi gereken tehlikeleri sembolize eder. Ayrı bir kavram olarak "şehvet" ile ilişkilendirilir. Bu bağlamda, "bu ifade" ruhun manevi gelişimine engel teşkil eden bir unsur olarak değerlendirilir. Kuran’da, heva ve heves peşinde koşmanın, insanı doğru yoldan saptırabileceği uyarısında bulunulur.
Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde, heva'nın insanı kötü yollara yönlendirebileceği sıkça dile getirilir. İnsanın hevası çok çeşitli şekillerde tezahür edebilir; madde bağımlılığı, aşırı tüketim alışkanlıkları veya yalan söylemek gibi. Bu nedenle bireylerin, heva yönelimi karşısında dikkatli olması gerektiği farz edilir.
Heva aynı zamanda insan ilişkilerinde de sorunlara yol açabilir; bencillik ve çıkarcılık gibi olumsuz duyguları besler. Bu durum, toplumda huzursuzluk ve adaletsizliğe neden olabilir. Bu nedenle, hevanın farkında olmak ve onu kontrol altında tutmak, sosyal ve bireysel yaşamda önemli bir yere sahiptir.